Saray, süreklilik duygusunun kökünü mekanlarda aradığı serisinde, Türkiye’nin kolektif bellek mekanlarına odaklanır: Dolmabahçe Sarayı, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Resim Heykel Müzesi, AKM, Haydarpaşa Garı ve Sansaryan Han, Saray’ın çizimlerinin konusu olur.

Saray’ın çizimlerinde, hafızanın korunmasına yönelik bir çağrı ve kaybına vurgu yapan kesintili çizgiler vardır. Hafızayı korumak, arşivleri kurmak, yıl dönümlerini hatırlamak çaba ve tekrar gerektirir. Hafıza, ritüeller oluşturur. Geçmişe ait olan anları/mekanları şimdi’ye tekrar yerleştirir. Hafıza mekanlarını, artık içine kolayca yerleşemediğimiz ancak derinden bağlı hissettiğimiz ve arşivini yapacak kadar mesafeli durduğumuz bir yere sabitler.

Unutmanın Eşiği isimli serisinde Saray, birer bellek mekanı olarak anıtsallaştırdığı imgelere yeniden bakmayı önerir. Bu imgeler, bir güç mücadelesinin temsilleri olarak belirirler. Tarihe kalacaklar ve yok olacaklar arasındaki mücadelenin odak alanlarını hayali bir haritada işaretler. Saray’ın haritası, kenti deneyimlemenin bir yolu olarak psiko-coğrafyadan ilham alır. Kentsel alanın, bireyin duygu ve davranışları üzerindeki etkilerine odaklanan psikocoğrafya kavramı, 1950’lerde Situasyonist Enternasyonal’in ürettiği bir kavram. Kent içinde hıza dayalı ve tekrarlanan davranışların daraltıcı etkisini azaltmak için “başıboş” dolaşmayı ve beklenmedik karşılaşma ve hislere açık olmayı önerir. Bu anlamda psikocoğrafik haritalar, kentte görünmeyen potansiyelin açığa çıkması konusunda yaratıcılığa dayalı duygusal bir eylem alanını yeniden ve yeniden tanımlarlar.

Unutmanın Eşiği | Kağıt üzerine çizim  | 100x100 cm |  2017